İn misin cin misin?

Hani evlerinde dört ay içinde üç yüz kere yangın çıkan bir aile vardı, hatırladınız mı? Hani vali “fizik ötesi bir olay“, müftü “cinler yapmıştır” demişti.

Yeni habere göre vali, Siirt Üniversitesi’ni bunu araştırmakla görevlendirmiş (valilerin böyle bir yetkisi olduğunu bilmiyordum). “2 sosyolog, 1 ilahiyatçı, 1 fizikçi ve enerji üzerine çalışan 6 mühendis olmak üzere 6 bilimadımından oluşan ekip” kurulmuş, ve bir rapor hazırlanmış.

(Metin aynen böyle. Vatan, Milliyet, T24, ve kimbilir daha niceleri, hatalı cümleyi aynen kopyalamışlar. “Bilimadımı” ne, 2+1+1+6 nasıl 6 oluyor, kimbilir.)

Ekip ilginç, insan hikayenin “bir bara girmişler” diye devam etmesini bekliyor neredeyse. Sağduyu sahibi herkes ilahiyatçının bilimsel bir araştırmada ne işi olduğunu sorgular. Adli bilimler, özellikle yangın araştırması uzmanı olan biri muhtemelen daha faydalı olurdu, ama artık ilahiyatçılar hayatımızın bir parçası. Parçacık fiziği, biyoloji, tıp, astroloji, UFO’lar, Maya laneti,… neyi konuşursanız konuşun, yanınızda bir ilahiyatçı bulunması şart gibi görünüyor.

Ekip evin her yerine kameralar yerleştirmiş, ayrıca dışarıdan ısı değişikliklerini algılayacak özel cihazlar kurmuş. Bir aylık gözlemin sonunda ortaya hiç bir şey çıkmamış. Daha önce günde birkaç kere yangın çıkarken, kameralar yerleşince neredeyse tamamen kesilmiş. Sadece, kameraların kör noktasında kalan köşelerde üç kere yangın çıkmış.

Araştırma ekibinin yazdığı rapora göre yangınlar hep ev halkı uyanıkken çıkıyor. Evde kimse yokken yangın çıkmıyor. Sadece, dışarıda değil evde kullanılan giyim eşyaları tutuşuyor. Yangınlar hep küçük kalıyor, kimse bedenen zarar görmüyor.

Yangınların çıkış tarihi ve zaman konusunda aile fertleri çelişkili beyanlarda bulunmaktadır. Aile reisi tarafından çıkan yangınlarda aile fertlerinden birinin veya bir kaçının (özellikle çocukların) ceplerinden çakmak çıktığı ve bu çakmakların dışarıdan geldiği iddia edilmiştir.

İncelenen kamera kayıtlarına göre; 25 Aralık 2012 tarihinde saat 17.22’de çıkan yangında 1-2 dakika önce aile fertlerinden birinin, yangının çıktığı muhite girip bir buçuk dakika bekledikten sonra çıktığı ve daha sonra da diğer aile fertlerinin bulunduğu odaya girildiği görülmüştür.

Söz konusu kişinin o mahalden ayrılmasının yarım dakika sonrasında ise o bölgede alevlerin tutuşup geliştiği ve bu sırada aynı şahsın, daha önce girdiği odadan çıkıp, direk olarak yangının çıktığı muhite girdiği ve o noktada yangının çıktığını aile fertlerine haber verip beraberce yangını kontrol altına aldıkları gözlenmiştir.

Radikal, Akşam, ve Sabah gazeteleri raporun içeriğini nispeten daha ayrıntılı vermiş, ama raporun orijinal metnini internette bulamadım. Sonuçta, ailenin psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğu vurgulanıyor. Cin-peri olayları içinse şöyle bir yorum var:

… yangınların çıkışında, iddia edildiği gibi metafizik unsurların etkili olma ihtimalinin zayıf olduğu kanaatine varılmıştır.

Sanki Lord Russell’ın kaleminden çıkmış gibi, Kuzey Avrupa soğukkanlılığıyla (hatta mizahıyla) yazılmış rasyonel bir cümle. Bazıları bu cümlenin yumuşaklığına kızsa da, benim çok hoşuma gitti. İşe “fizik ötesi”, “kesin cinlerdir” gibi varsayımlarla başlandığını düşünürsek, ciddi bir ilerleme sayılabilir.

sultan-sehrazat
“Ne inim ne cinim, senin gibi bir âdemim.”

Haklarını vermek lâzım, bazı ilahiyatçılar gayet makul yorumlar yaptılar. Meselâ (raporun yayınlanmasından önce) Dokuz Eylül Üni. İlahiyat Fakültesi dekanı Ömer Dumlu, “Cinlerin maddi olarak dünyada herhangi bir tahribatına dair en küçük bir bilgi dahi yok.” diye konuşmuş.

Yangınlar Show Tv’de bir programda yer almış. Küçük alevli basit ateş görüntülerinin ürpertici müzik ve baş döndüren ucuz efektlerle sürekli tekrarlandığı, bayağı bir sansasyonellikle ilgi çekeceğini sanan magazinciler, ilahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk’e yorumunu soruyorlar. Öztürk kesin bir dille olayın “mutlaka maddi bir sebebi” olduğunu vurguluyor: Cin min nerede? Herkes bulmuş ucuzu, sıkıştı mı, cin. Bilim adamlarını dinlemek lâzım.

“Metafizik açıklamaları reddetmek önyargıdır” diyen çok açık fikirlilere duyurulur.

Ancak, bazı gazetelerin bu raporu “Kundakçıgiller“, “Tutuşangilleri yakan rapor“, “Tutuşangiller kameralara yakalandı“, gibi başlıklarla haberleştirme üslubu beni rahatsız etti. Belli ki bu insanların, şöyle veya böyle, bir derdi var. Şöhret aradıklarını düşündüren bir davranışları da yok. Belki başta bilmiyorlardı yangınları içlerinden birinin çıkardığını, sonra anladılar, ama bu arada kendilerini bir medya fırtınası içinde buldular. Aileyi böyle alaycı ifadelerle küçültmek çok çirkin.

Yazar: Kaan Öztürk

Fizikçi, veri bilimci, eski akademisyen.

“İn misin cin misin?” için 4 yorum

  1. 2+1+1+6’daki 6 muhendisin 2’si ayni zamanda bilim insaniysa toplamda 6 olmus olabilir:) Yine de yanlis bir anlatim tabi… Ayrica soyle bir bakinca, ilahiyatcilar bile inlere cinlere prim vermemis ama populer medya cok yanlis yonlendiriyor.

Yorum bırakın