Bilim-Teknik Yayın Yönetmeni: Sansür gerçek

TÜBİTAK’ın Darwin sansürü hakkında yeni haberler hızla birbirini takip ediyor. TÜBİTAK’ın resmi açıklamasının ardından sular durulur gibiydi. Ömer Cebeci Genel Yayın Yönetmeni’nin arkadan işler çevirdiğini ve önceden kararlaştırılmış kapağı ve yazıları alelacele değiştirdiğini iddia etti. Daha sonra diğer TÜBİTAK bilim kurulu üyeleri bir yanlış anlamanın söz konusu olduğunu, sansür falan olmadığını, olanlara çok üzüldüklerini söylediler (herkesin yüreği pek yufka — hemen üzülürler). “Bilim-Teknik Yayın Yönetmeni: Sansür gerçek” okumaya devam et

Evrim’i vurgulamanın önemi

Dün akşam 24 kanalında Ömer Cebeci Darwin skandalı konusunda beyanat verdi. Olayın bir iç yönetim anlaşmazlığı olduğunu iddia etti. “Bu bir iş kazasıdır” dedi. Nitekim TÜBİTAK’ın basın açıklamasında da aynı durum ifade edilmişti.

Takıldığım iki nokta var. Birincisi, “Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Yayın Yönetmeninin yetki aşımından kaynaklanan sorunlar” ifadesi. Bir derginin muhtevası konusunda tam yetki ya kimde olacaktı? Yayın Kurulu’nun bir üyesinin bu kadar mikro-idare yapması olağan bir durum mudur? “Evrim’i vurgulamanın önemi” okumaya devam et

TÜBİTAK’a tepkiler

TÜBİTAK’ın Darwin sansürü genelde bilimsel tartışmalarla pek ilgilenmeyen medyamızda epeyce irdelendi. Bütün linkleri buraya koymam imkansız, ama gazetelerin internet arşivleri emrimize amade bekliyor. Ayrıca TÜBİTAK’ın kendi sitesinde de “Basında TÜBİTAK” başlığı altında bu haberler toplanıyor. “TÜBİTAK’a tepkiler” okumaya devam et

İntihal skandalının yankıları

Türkiye’den bazı fizikçilerin dahil olduğu intihal vakası her ne kadar üzücü de olsa, yarattığı skandal ve tepki sevindirici. Daha önce böyle şeyler umursanmaz, kabahat sayılmaz, haber konusu olmazdı.

Olay geçen hafta Türk üniversitelerini çalkaladı, ama ülke çapında haber olması bu hafta başını buldu: NTVMSNBC’de yayınlanan haberin ardından, Radikal, Hürriyet ve Zaman gazeteleri de vakayı duyurdu.

Peter Woit’un blogunda bu intihal vakası derinlemesine tartışıldı. Tartışma genel olarak dünya çapındaki intihal etrafında dönüyor. Yayın yapma baskısının etkileri ve “peer review” sisteminin eksikleri vurgulanıyor.

Onsekiz Mart Üniversitesi’nin itham edilen fizikçiler (İhsan Yılmaz, Hüsnü Baysal, İsmail Tarhan, Melis Aygün, Sezgin Aygün, Can Aktaş) bir bildiri yayınladılar. Suçlamaları reddediyorlar ve ODTÜ’nün bir komplosuna kurban gittiklerini ima ediyorlar.

Yılmaz ve meslektaşları, makalelerin giriş kısmında yazılan cümleleri kopya etmenin intihal sayılamayacağını söylüyorlar. Oysa ki bu doğru değil. İntihal, başkasının cümlelerini kendi yazmış gibi kullanmaktır. Kaynağı referans listesinde göstermek bu durumu değiştirmez. Eğer aynen alıntı yapmak çok gerekliyse, alıntı tırnak içine alınır ve oracıkta kaynak gösterilir. Makalenin geri kalanının farklı olması intihali ortadan kaldırmaz. Dahası, kendilerine ait eski makalelerdeki cümleleri kesip yapıştırmak da intihaldir. Bilgi çalmak olmasa bile, aynı şeyi tekrar yayınlamak sayılır.

İrfan Açıkgöz’ün yorumu ise tam alaturka: “…olay belirli çevreler tarafından aylarca
öncesinden başlanarak düzmece soruşturmalar ve tehditler ve şantajlarla tek yanlı olarak gündeme getirilmiş…”, “Olayı tırmandırarak Türkiye Fizik Topluluğunu hiç de hoş olmayan bu durumla yüz yüze bırakan suçlayıcı arkadaşlar (ODTÜ Fizik Bölümünden Özgür Sarıoğlu, Bayram Tekin, Atalay ve Ayşe Karasu) arxive başvurarak kendi yayınlarının da aynı gözle incelenmesini istesinler sonucu hep birlikte görelim!”

Bilkent’ten Özgür Öktel, Yılmaz ve meslektaşlarının cevabına karşılık, intihalle suçlanan bazı makaleleri karşılaştırmalı olarak değerlendirmiş. Vardığı sonuç: “Bence Arxiv tarafından hakkınızda ortaya atılan intihal iddaları kesinlikle doğrudur, yaptığınız iş çok makale yayınlıyarak yayın sayınızı haksızca arttırmaya çalışmaktır, bu da açıkca ‘bilimsel hırsızlıktır’.”

Gazeteler olayı takibe devam ediyor. Son gelişmeler Hürriyet’te ve Milliyet’de bildirilmiş.

Sonucu bekleyip göreceğiz.

ODTÜ fizik bölümünde intihal

Türk bilimi için gururlu bir gün daha: İkisi ODTÜ Fizik bölümünde doktora yapan öğrenciler olmak üzere 15 Türk fizikçisinin intihal (aşırmacılık) yaptığı tespit edildi. Yazdıkları makaleler arXiv preprint sunucusundan kaldırıldı.

Haber 6 Eylül tarihli Nature dergisinde yayınlandı. Aboneliği olanlar için habere buradan erişilebilir. Haber bir ay kadar önce Ars Technica sitesinde bildirilmişti.

Sahtekarlık yine ODTÜ’nün dürüst fizikçileri tarafından ortaya çıkarılmış. İntihal listesinin en başında bulunan, biri 40, diğeri 29 makale yazmış görünen “genç dahiler”, doktora savunmalarında en temel soruları bile cevaplayamamışlar. Şüphelenen hocaların yaptığı araştırmada, işlerinin kesip yapıştırmadan ibaret olduğu ortaya çıkmış. Öğrencilere iki dönem uzaklaştırma verilmiş; geri dönmeleri de şüpheliymiş.

Listede görüldüğü gibi, intihalcilerin çoğu doktoralı fizikçiler, yardımcı doçentten dekana kadar uzanan bir yelpazede. Onlar da uzaklaştırılacak mı acaba? Sanmam, çünkü YÖK intihalcileri sever (bkz. Doğramacı ve Alemdaroğlu).